SÜPERSTAR
SÜPERSTAR
22 yaşındaki Naomi Osaka tenis
dünyasının en popüler yıldızlarından biri. Forbes dergisinin 2020 yılında
açıkladığı verilere göre 2019 yılında 37,4 milyon dolarlık kazançla tarihte en
çok kazanan kadın atlet oldu. Böylece son dört senedir kadınlarda birinciliği
elinde tutan Serena Williams’ı geçti.
Peş peşe kazandığı iki Grand Slam
(Amerika Açık ve Avustralya Açık) sonrası dünya 1 numarasına çıkması ve bunu
başaran ilk Asyalı tenisçi olması, Japon bir anne ve Haitili bir babanın kızı
olarak ABD’de büyümesi gibi özellikleri onun global bir yıldıza dönüşmesinde
etkili oldu.
16 Ekim 1997’de Osaka’da Japon
bir anne ile Haitili bir babanın ikinci kızı olarak dünyaya gelen Naomi, ailesiyle
birlikte üç yaşında New York’a babasının ailesinin yanına taşınır. Bu sayede hem
Haiti kültürünü hem de Amerikan kültürünü öğrenerek büyür. Japonya’nın geleneksel
yapısı sebebiyle annesi Tamaki’nin ailesi kızlarının Haitili siyahi bir erkekle
evlenmesini onaylamaz ve uzun süre kızlarıyla görüşmezler.
Küçük yaşta ablası Mari ile tenis
oynamaya başlayan Naomi, babaları Leonard’ın tv’de Serena- Venus Williams
kardeşleri ve onlara koçluk yapan babaları Richard Williams’ı görüp kızları
için de aynı yolu izlemek istemesiyle Florida’ya taşınırlar.
Baba Leonard kızlarına koçluk
yapar. İlk dönemlerde Naomi özellikle yaz tatillerinde diğer çocuklar gibi
gezmek ve havuza gitmek ister, tek amacı ablası Mari’yi yenmektir. Ancak zamanla
bu isteği “teniste en iyisi” olmaya doğru yol alacaktır.
Photo Credit: Getty Images |
2013 yılında 16. yaş gününden kısa bir süre önce, ITF turuna katılarak profesyonel olur ancak bu turda çok oynamaz.
ABD ve Japonya pasaportuna sahip
olan Naomi, ailesinin verdiği karar üzerine turnuvalarda Japonya’yı temsil
eder. Naomi’ye büyürken pek ilgi göstermeyen USTA’nın, Naomi 16 yaşına
geldiğinde Bota Racon’daki Ulusal Tenis Merkezinde çalışması için yaptıkları
teklifi ailesi reddeder.
Kariyeriyle ilgili olarak “ Asıl amacımın üniversiteye gidebilmek için
tenis oynamak olmadığını beş-altı yaşlarımdan itibaren biliyordum, asıl amacım
TV’de gördüğüm büyük yıldızlar gibi olmaktı.” diyen Naomi, ilk defa bir WTA
turnuvasında (2014 Stanford Classic) Sam Stosur’u yendikten sonra “Belki bu
işte bir şansım olabilir.” diye düşünmüş.
2016 yılında ilk defa bir Grand
Slam (Avustralya Açık) ana tablosuna girer ve üçüncü tura kadar ilerlemeyi
başarır. Sonrasında Roland Garros ve Amerika Açık’ta da üçüncü tura kadar
ilerler. Aynı sene ilk Wta finaline Toray Pan Pacific Açık’ta çıkar, ilk 50’ye
girer ve WTA’de “Yılın Yeni Oyuncusu” seçilir.
2017 yılı bir önceki yıla göre
daha sessiz geçer, sakatlıkları olur. Amerika Açık ilk turunda kariyerinde ilk
defa bir ilk 10 oyuncusunu ve turnuvanın son şampiyonu olan Angelique Kerber’i
yener. Bu kendine olan güveni ve daha fazlasını yapabileceğine dair inancını
ateşlemesi açısından önemlidir. Aynı şekilde yıl sonunda Hong Kong Açık’ta
ikinci ilk 10 zaferini Venus Williams karşısında alır.
2018’e gelindiğinde koç olarak Sascha
Bajin ile anlaşır ve sezonun ilk Grand Slam’i Avustralya Açık’ta dördüncü turu
görür. WTA’de Premier zorunlu bir turnuva olan ve bir GS kadar prestijli olan
Indian Wells turnuvasında finalde kendisi gibi yeni nesil oyunculardan olan Daria
Kasatkina’yı mağlup ederek şampiyon olur. Indian Wells’i kazanan ilk Japon
kadın tenisçi olması gözleri Osaka’ya çevirir. Sonraki hafta katıldığı Miami
Açık’ta hamilelik sonrasında kortlara dönen idolü Serena Williams’ı yener.
Roland Garros ve Wimbledon’da üçüncü
turu gören Osaka’nın, Amerika Açık finalinde 23 kere GS kazanan efsane Serena
Williams’ı yenmesi büyük bir olay olur. Williams’ın hakemle tartışması, üç kere
kod ihlali alması, puan ve oyun cezası alması ve akabinde finali kaybedişi,
NewYork seyircisinin yuhalamaları, ödül töreninde her iki oyuncunun gözyaşlarını
tutamaması gibi sebeplerle olaylı bir final olarak hafızalarda yer eder. Bu
finalde Osaka’nın tüm maç boyunca sakinliğini koruması, konsantrasyonunu
kaybetmemesi, oyununda düşüş yaşamaması ve yaşına göre gösterdiği profesyonel
tavırlar büyük takdir toplar. Naomi Osaka bir ilki başarmıştır, ilk defa bir tekler
GS finali oynayan ve kazanan Japon tenisçi olmuştur. Bu büyük zaferden sonra spot
ışıkları Osaka üzerindedir. Sponsorlar, Naomi Osaka’yı keşfetmeye başlar.
Sezonun devamında Asya turunda
Pan Pasifik Açık’ta final görür, Pliskova’ya kaybeder. Zorunlu bir turnuva olan
Çin Açık’ta yarı finale çıkar. WTA sıralamasında dördüncü sıraya ulaşır. Sezon
sonu finallerinde oynamaya hak kazanır ancak ilk tur grup maçlarının hepsini
kaybeder ve sakatlıkla sezonu kapatır.
2019’a gelindiğinde gözler doğal
olarak bu genç yıldızın üzerindedir. Çocukluğundan beri Serena Williams’ı örnek
alan, 1,80’lik boyu ve atletik yapısıyla, oyun stili, hızlı ve güçlü
servisleri, tehlikeli forehandleri, oyun zekâsı, yeteneği, hızlı ayaklarıyla ve
mental gücüyle Naomi yeni nesil oyuncular içinde şampiyonluklar için mükemmel
bir adaydır.
Sezonun ilk Grand Slam’i olan
Avustralya Açık finalinde bir başka şampiyon Petra Kvitova’yı üç sette geçerek
arka arkaya ikinci Grand Slam’ini kazanır. Bu sefer zaferini hak ettiği coşku,
sevinç ve mutlulukla kutlar. Bu başarı onu dünya 1 numarasına çıkarır. Bunu
başaran ilk Asyalı tenisçi olur.
Osaka kazandığı bu başarılar
sonrasında aralarında Nike, Yonex, Mastercard, Nissin Foods, ANA, Shisedo,
Citizen gibi büyük firmalarla milyon dolarlık sponsorluk anlaşmaları imzalar.
Nike, Roger Federer’e yaptığı gibi Naomi Osaka için de bir logo tasarlıyor.
Sadece Naomi’ye özel turnuva kıyafetleri tasarlıyorlar, onun adıyla çıkacak bir
“streetwear” (günlük giyim) koleksiyonu da devam eden projelerden.
Nike daha önce Li Na hariç hiçbir
yıldız oyuncusuna vermediği ( Serena Williams, Maria Sharapova, Andre Agassi
vb.) bir ayrıcalığı -kıyafet üzerinde Nike logosunun dışında başka bir logunun
olmaması- Osaka’ya verdi. Naomi’nin şapkasından üstündeki tişörte kadar
kıyafetinin her yerinde büyük sponsorlarının logoları var.
Avustralya Açık bittikten sonra
Naomi, sürpriz bir şekilde koçu Sascha Bajin ile yollarını ayırır. Bu ayrılık
onun dengesini bozar. Sezonun önemli turnuvaları Indian Wells ve Miami Açık’ta
4. ve 3. turlarda elenir. Bir dönem Venus Williams’ın antreman partneri olan
Jermaine Jerkins ile çalışmaya başlar. Avrupa GS’lerinde ilk turlarda elenir,
böylece 1 numarayı Ashleigh Barty’e kaybeder.
Unvanını korumak için geldiği
Amerika Açık’ta dördüncü turda 2019’da daha önce de kaybettiği Belinda Bencic’e
kaybeder ve sıralamada dördüncü sıraya düşer. Bu sırada Jerkins ile olan koçluk
anlaşmasını bitirir ve babasıyla çalışmaya devam eder. Asya turunda Pan Pasifik
ve Çin Açık’ı kazanır, WTA finallerine gitmeye hak kazanır ama ilk tur maçından
sonra sakatlanarak sezonu kapatır.
2020 sezonu için tecrübeli koç
Wim Fissette ile anlaşır. Son şampiyon olarak geldiği Avustralya Açık’ta tenis
severlerin büyük ilgisini çeken 15 yaşındaki Coco Gauff’a R32’de kaybeder ve
sonrasında maç oynamaz.
Naomi pandemi nedeniyle verilen
arada neler yaptığı sorulduğunda her şeyi düşünmek için oldukça zamanı
olduğunu, sevdiği- sevmediği şeyler konusunda daha rahat ve açık
konuşabildiğini ifade ediyor.
Özellikle ABD’de yapılan “BlackLivesMatter”
protestoları kapsamında verdiği tepkinin kendisi için bir zorunluluk olduğunu,
bunun sponsorlarını memnun etmemiş olabileceğini, özellikle Japon sponsorların
tepkisini çekebileceğini düşünse de doğru bildiği şeyi yapmakta kararlı
olduğunu söylüyor.
Tenisin çoğunlukla beyazların hâkim
olduğu bir spor olmasından dolayı kendisini siyahi toplumun bir temsilcisi gibi
düşündüğünü ve bu sebeple “kaybetmemesi gerektiğini” hissettiğini söylüyor. Bu
temsilin kendisini çok gururlandırdığını ve kendisi için çok önemli olduğunu da
ayrıca belirtiyor.
22 yaşında çifte vatandaşlıktan
(Japonya kanunlarına göre bir seçim yapması gerekiyordu.) çıkarak Japonya’yı
tercih eden Osaka’nın bu tercihi köklerine olan bağlılığı kadar Asya pazarını
da elinde tutmakla ilgili. Bu sene yapılamayan ve gelecek yıla ertelenen Tokyo
Olimpiyatlarında Japonya adına yarışacak olan Naomi, ülkesinde ten rengiyle
ilgili ırkçı yorumlara da maruz kalabiliyor. ABD’de büyümesine rağmen Japon
köklerini de unutmayan Naomi, Japoncayı iyi derecede anlıyor ama konuşmak
konusunda biraz sıkıntı çekiyor. Bu sebeple de özellikle Japon medyasından
eleştiri alıyor. Çok utangaç ve içe dönük bir yapısı olan Naomi, özellikle son
iki yılda kazandığı turnuvalar sonrası gördüğü büyük ilgi, kazandığı tecrübe ve
sosyal medya sayesinde bu yapısını aşarak “utangaç genç bir şampiyondan teniste
bir öncü/rol modele” doğru evrilmiş gibi gözüküyor.
Pandemi döneminde sosyal medyayı
daha aktif şekilde kullanan ve bikinili fotoğraflarını paylaştıktan sonra bazı
insanların ona verdiği olumsuz tepkiler için ise “22 yaşındayım, havuz
kenarında bikini giyerim. Ne giyip ne giymeyeceğimle ilgili yorum yapabileceğinizi
niye düşündünüz ki ?” diyerek tepki veren Naomi, artık kendine daha çok
güvenen, istemediği şeylerde tepkisini daha güvenle ortaya koyabilen bir kadın.
Bu yazıyı hazırlarken devam eden
Western&Southern Open (Cincinnati Açık)‘ta yedi ay sonra ilk defa izlediğim
Naomi Osaka, tenisteki bu arayı iyi değerlendirmişe benziyor. Daha önce Maria
Sharapova ile de çalışmış olan tecrübeli fitness koçu Yutaka Nakamura ile
çalışmaya başlaması onu fiziksel olarak hem güçlendirmiş hem de dinç tutmuş.
“Omuz sakatlığım yüzünden geçen sezon Pekin’den beri ağrım vardı, ilk defa
omzum acımadan oynuyorum” diyen Osaka turnuvada önce Muchova, sonra eski koçu
Bajin’in yeni oyuncusu genç Dayana Yastremska’yı rahat geçti. Servis
performansı üst düzeydi, returnleri, zamanlaması, sakinliği ve vuruşlarıyla her
şey yerli yerindeydi. Çeyrek finalde Anette Kontaveit ile üç setlik bir maç
oynadı ve kazanarak yarı finalde Elise Mertens’in rakibi oldu.
Osaka bu galibiyet sonrası sosyal
medyadan yaptığı bir açıklamayla büyük ses getirdi. Abd’de gündemde yine siyah
bir erkeğin gün ortasında polis tarafından vurulması vardı. NBA ve WNBA başta
olmak üzere pek çok takım maçları protesto etti. Bu protestolara Naomi Osaka da
katıldı ve yarı final maçına çıkmayacağını şu sözlerle açıkladı: “Ben sporcudan
önce siyah bir kadınım. Maça çıkmamamla büyük bir sonuç alınacağını sanmıyorum
ama beyazların çoğunlukta olduğu bu sporda bir tartışma yaratabilirsem, bunu
doğru yönde atılmış bir adım sayacağım.” Bu oldukça cesur ve liderlik
gerektiren açıklamanın ardından WTA/ATP/USTA ortak bir açıklamayla yaşanan
ırkçı polis şiddetinin karşısında olduklarını ve destek vermek amacıyla
aldıkları ortak kararla Perşembe günü maçları ertelediklerini açıkladılar.
Osaka bu örnek davranışıyla da siyahi toplumla ilgili verdiği demeçlerde ne
kadar samimi ve ciddi olduğunu da göstermiş oldu.
Cuma günü basına konuşan Naomi
Osaka :“Bildiğiniz gibi, Abd’de devam eden ırk eşitsizliği ve polis şiddeti
nedeniyle turnuvadan çekilmiştim ve maça çıkmamaya hazırdım. Ancak daha sonra
organizatörlerle uzun bir görüşme yaptım ve bugün için benden maça çıkmamı
istediler. Perşembe günü oynanması planlanan tüm maçları erteleyerek bana
desteklerini gösterdiler ve bu sayede yaptığım protesto bu kadar ses getirdi.
Organizatörlere bu hassasiyetleri için teşekkür ediyorum.” dedi.
Cuma günü Belçikalı Elise Mertens
karşısında yarı final maçına çıkan Osaka 6-2,7-6’lık iki setle rakibini geçerek
ilk defa Cincinnati’de adını finale yazdırdı. Maç sonunda “Stresli bir 48 saat
geçirdim, pek iyi uyuyamadım. İyi bir düzeyde oynayabildiğim ve mental olarak
dağılmadığım için mutluyum.” dedi.
Osaka, Cumartesi günü finalde
Victoria Azarenka ile karşılaşacaktı ancak sol dizindeki bir sakatlık sebebiyle
maçtan çekildi ve şampiyonluk Azarenka’nın oldu. Umarım ciddi bir sakatlığı yoktur
ve Pazartesi günü Amerika Açık’taki ilk maçına kadar iyileşir. Koçu Wim
Fissette , Osaka’nın bu turnuva ile ilgili hedeflerini ise şöyle açıklamıştı: “Naomi
bu turnuvaya da kazanmak için katılıyor, her zaman olduğu gibi. Bakış açısında
bir farklılık yok. Şu an ondan mükemmel tenis oynamasını beklemiyoruz. Ancak
Naomi gibi bir oyuncu her zaman kazanmak motivasyonuyla oynar.”
Şu an WTA’de 10. sırada yer alan Naomi
‘nin kariyeriyle ilgili hedefleri ise oldukça tutkulu. Kendi tabiriyle “Dur
durak bilmeden” her şeyi kazanmak istiyor: Gelecek Grand Slam, gelecek turnuva,
gelecek olimpiyatlar… Tekrar ve tekrar kazanmak. Ve şöyle diyor: “Serena 1 numarayken,
aslında herkes ona karşı bir şansları olmadığını bilirdi. Kendim için de ilerde
bunu istiyorum. Kendimi kişi olarak değiştirmek istemiyorum ama en azından
soyunma odasında yaklaşılmaz ve çekinilen biri olmak istiyorum.”
Yorumlar
Yorum Gönder