İstanbul’dan bir efsane geçti: Ekselansları ROGER FEDERER


Roger Federer tenis dünyasının gelmiş geçmiş en büyük oyuncularından biri, pekçok kişinin tenise başlama sebebi. 33 yaşında, 17 Grand Slam kazanmış, sayısız başarılara imza atmış ki bunların içinde Pekin Olimpiyatlarında altın madalya da var, Davis Kupasında şampiyonluk da var. Şu an Djokovic'in ardından dünya sıralamasında 2 numarada yer alıyor ve biz onu kendi ülkemizde, İstanbul'da gerçek bir turnuvada izleme şansına sahip olduk, gerçekten onu kortta gördüğüm andan itibaren ağzım kulaklarımda büyülenmiş gibiydim ve sanıyorum bu duyguyu benimle beraber korttaki diğer 8000 izleyici de hissetti :)

Türkiye’de ilk defa bir ATP turnuvası düzenleniyor, bunu ülkemize kazandırmak bile başlı başına çok büyük emek isterken, bir de turnuvanın tanıtımını Roger Federer ile yapmış olmak harika bir iş, bir tenis sever olarak emeği geçen herkese en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Bu turnuva Diego Schwartzman, Santiago Giraldo,  Pablo Cuedas, Jarko Nieminen, Thomaz Bellucci, Gimeno-Traver gibi ilk 100 içindeki oyuncuların gelip kendilerine bir unvan şansı yaratmak isteyecekleri ve sonucunda da 250 sıralama puanı elde edecekleri bir turnuva. Buraya ilk 10 dan hatta ilk 50’dan fazla sayıda raket gelmeyebilir ama bir sporda ufak adımlar atılmadan daha büyüğüne geçmek zaten mümkün olmuyor. Ülkemiz tenisi ve tenisçilerinin gelişmesi adına bu turnuva ve yapılan bu spor tesisi çok önem taşıyor.




Turnuvada son 3  günün biletlerini almıştım ve her maçı izledim. Schwartzman turdaki en kısa oyunculardan biri ama çok hızlı, Gimeno-Traver tam bir toprak kort oyuncusu, neredeyse Federer’in attığı her topa bir cevap üretebildi. Federer ile yaptığı çeyrek final karşılaşmasında maçı resmen yüreğim ağzımda izledim. Bir yandan Federer'in kaybetmesine ihtimal vermezken, diğer yandan Gimeno-Traver'in becerisine, kararlılığına, azmine ve de konsantrasyonuna hayran kaldım diyebilirim. Cuedas turnuva boyunca sakin ve istikrarlı bir performans gösterdi ama  Federer ile oynarken genel oyununa göre daha düşüktü ama sanıyorum elinde bir problem vardı, o biraz etkiledi. Dimitrov , Bulgarlardan oldukça destek gördü ama Cuedas ile yaptığı maçta neredeyse kortta yoktu, ilk oyundan itibaren hiç konsantre olamadı, hiç yapmayacağı çok basit hatalar yaptı ve hayalkırıklığı yarattı.



Federer benim en sevdiğim oyunculardan biri hatta bana göre tenis için yaratılmış bir oyuncu. Karizması, kişiliği, oyunundaki zarafeti, kazandığı başarıları ile tam bir rüya oyuncu. Bu turnuvada ben onu yorgun gördüm, özellikle Çeyrek ve Yarı Finallerde genç rakiplerine karşı oyununda stratejik olarak mı temposunu çok artırmadı onu bilemiyorum ama performans olarak kendi ortalamasının altında bir oyun sergiledi. Backhand vuruşlarda genelde sıkıntısı vardı, çok fazla basit hata yaptı, ancak tecrübesiyle ve kritik anlarda yaptığı harika birkaç vuruşla maçları kazanmasını bildi. Final maçında oyunun başından itibaren ağırlığını koydu, 3-0 dan sonra zaten Cuedas da fazla bir şey yapamadı, ikinci setteki tie break izleyiciler için harikaydı, hem çok heyecanlı hem de keyifli bir set oldu. Tüm stad Federer çığlıklarıyla inledi desek yeridir. Final maçında Roger Federer, Urugaylı rakibi turnuvanın 3 numaralı seri başı Pablo Cuevas’ı 6-3, 7-6 (11) setlerle yenerek kariyerinin 85. ATP turnuvasını - TEB BNP Paribas Istanbul Open'ı kazandı. Ekselanslarını seyretmek büyük keyif, yıllardır hayranlıkla, sevgiyle, saygıyla izlediğim bu büyük oyuncuyu ülkemde izleyebilmiş olmaktan büyük mutluluk duydum. Umuyorum turnuva bundan sonra ülkemizin genç tenisçilerine çok önemli bir gelişme ve ilerleme zemini sağlar ve kaliteli oyuncuların katıldığı bir turnuva olarak turda yerini alır.


 *Fotoğraflar, İstanbulOpen FB sayfasından alıntıdır.


Yorumlar

Popüler Yayınlar