Roland Garros'ta Sona Yaklaşırken

Tenis açısından oldukça kaliteli ve keyifli geçen Roland Garros'ta sona yaklaşıyoruz. Son yazımda erkeklerde ve kadınlarda 3. tura kadar ki maçlardan ve eşleşmelerden bahsetmiştim. Cuma günü itibariyle yarı final maçları başlıyor. Aradaki süreçte yine çok güzel ve kaliteli maçlar oynandı, sürpriz sonuçlar yaşandı ve çok heyecanla beklenen eşleşmeler ortaya çıktı. Dilerseniz yarı finaller başlamadan evvel bir bakalım neler olmuş:

Kadınlarda seri başı kıyımından bahsetmiştim, bu durum aynen devam etti. Öyle ki Serena Williams 3.turda rakibi genç Sofia Kenin'e ilk tur maçındaki gibi ağır ve yavan bir performansla 2 sette yenildi. Naomi Osaka çoğunlukla çiftlerde daha başarılı olan Katerina Siniakova'ya yenildi. 3. turlarda çok kaliteli oyuncular birbirleriyle oynadı ve gerçekten tenis adına keyifli maçlar çıktı ama sonuçta da bir seri başı kıyımı oldu diyebiliriz. Öyle ki çeyrek finale kalan isimler şu şekildeydi:

Marketa Vondrousova vs Petra Martic
Sloane Stephens vs Johanna Konta
Simona Halep vs Amanda Anisimova
Madison Keys vs Ashleigh Barty

İlk göze çarpan İstanbulCup'da final oynayan iki ismin burada çeyrek finalde karşılaşması oldu. Petra Martic gayet formda ve toprakta çok iyi bir oyuncu. Vuruş çeşitliliği çok fazla olan bir raket. İstanbul'da 19 yaşındaki rakibi Marketa'yı yenmişti ama bu maçta genç raket gerçekten çok kaliteli bir oyunla bu sefer Martic'e izin vermedi. Genç oyuncuları çok önemsiyorum ve onların özellikle Grand Slamlerde bu aşamalara gelmelerini çok değerli buluyorum. Marketa 4. turda Anastajia Sevastova gibi bir oyuncuyu geçti. Martic maçında da temiz bir oyun planıyla ve önemli anlarda soğukkanlı kalarak kariyerinin en büyük atılımını yaptı ve Roland Garros'da yarı finalist oldu.

Salı günü oynanan diğer maçta deyim yerindeyse toprakta canlanan ve çok formda gözüken Roma finalisti Jo Konta, çok zor bir rakip olan Sloane Stephens'i geçti. Sloane Stephens çok zor bir rakip, duvar gibi bir oyuncu, güçlü bir oyuncu. Bu sezon çok süper bir performans göstermedi. Yeni koçu Sven Groeneveld ile beraber çalışmaya başladıktan sonra oyunu yükselmeye başladı ama yine de kaliteli vuruşları olan GS şampiyonu bir oyuncu. Johanna Konta benim için potansiyelini pek gerçekleştirememiş, istikrarsız dediğim kategorideydi. Ancak bu turnuvada kendisini izleyince onu biraz eksik tanıdığımı düşündüm. Topraktaki oyunu müthiş, hem çok olgun hem çok varyasyonlu. Nihayetinde tecrübeli de bir oyuncu. Yarı finalde Marketa Vondrousova ile oynayacak.

Çarşamba günü tüm gün süren yağıştan dolayı diğer kadın ve erkek çeyrek final maçları oynanamadı. Bugün oynanan çeyrek finallerde kadınlarda büyük bir sürpriz gerçekleşti. 17 yaşındaki Amerikalı Amanda Anisimova geçen yılın şampiyonu dünya 3 numarası Simona Halep'i 6-2,6-4 'lük iki sette geçerek yarı finale çıktı. Maçın başından itibaren çok akıllıca bir oyun oynayan Amanda hem backhand hem forehand kanadında müthiş vuruşlar yaptı. Karşınızda Simona Halep var ve siz korkmuyorsunuz ve bu vuruş seçimlerinize yansıyor. Öyle ki attığı kısa toplar, çarprazlar, drop shotlar hepsini doğru zamanlamayla ve doğru şekilde yaptı. Yetenekli, kendine inanan genç bir oyuncu. Ben yeni jenerasyonu çok önemsiyorum ve kadın tarafında erkeklerdeki gibi dominasyon olmamasını heyecan verici buluyorum. Rekabeti çok canlı tutan bir durum bu ve bunun sonucunda bu turnuvada da yeni bir şampiyon çıkacağı şimdiden belli!

Amanda Anisimova

Kadınlardaki diğer çeyrek final maçı ise Madison Keys ile Ashleigh Barty arasında oynandı. Madison Keys ile ilgili algım onun kaliteli bir oyuncu olduğu ama kazanmaya yönelik hazırlığının kafaca eksik olduğu yönünde. Sadece kendine güven açısından değil ama sanki hırs konusunda da olduğu yerden hep memnunmuş gibi gözüküyor. Tabii ki Keys'in kafasındakileri bilemiyorum ama bana böyle görünüyor :) Ash Barty benim çok sevdiğim bir oyuncu ve çok tehlikeli bir oyuncu. Rakibinin kafası karıştıran, ritmini bozan, vuruş çeşitliliği olan bir oyuncu. Böyle olunca da Madison Keys'i 2 sette 6-3, 7-5 ile geçti. Kadınlarda yarı finaller şu şekilde:

Marketa Vondrousova vs Johanna Konta
Amanda Anisimova vs Ashleigh Barty

Marketa ve Amanda 2000'lerde doğup Roland Garros'da yarı final oynayacak ilk isimler. Mantıken finalin Jo Konta ile Ash Barty arasında olacağını düşünmekle birlikte, gençlerin parlamasını ve daha çok genç oyuncuya umut vermesini istediğim için finalin Marketa ile Amanda arasında olmasını istiyorum, bakalım:) 


Gelelim erkeklere: Baştan söyleyeyim herkesin kura çekiminden itibaren düşünüp beklediği Rafael Nadal - Roger Federer yarı finali gerçekleşiyor. Bunu burada bırakalım ve yarı finale gelene kadar neler olmuş kısa bir özet geçeyim.

Sanıyorum herkes benimle hemfikir olur ki 4.turda oynanan Stefanos Tsitsipas - Stan Wawrinka maçı bu sezon izlediğimiz en iyi maçlardan biri. Benim aklımda kalan ve özellikle bahsetmek istediğim maç bu. 5 sette tenise , kaliteye, heyecana, sportmenliğe, akla, taktiğe, bir oyuncunun gücünün son zerresine kadar kendisini oyuna adaması dahil her şeye şahit olduk. Baştan sonra müthiş bir maçtı. Tenisi sevdiren bir maç oldu, Stefanos Tsitsipas gerçekten çok çok önemli bir yetenek ve çok önemli bir oyuncu. Ondaki mental kuvvet , yetenek, strateji değiştirme çok az genç oyuncuda var. Bu maç çok yakın geçti, kazanabilirdi de ama karşısında hakikaten çok büyük bir şampiyon vardı. Bana göre Tsitsipas bu maçı kaybetti ama kazandığı tecrübe çok daha büyük. Stan Wawrinka 34 yaşında ve 3 kez Grand Slam şampiyonu. Son 15 yılı bir düşünelim. Roger Federer, Rafael Nadal ve Novak Djokovic dominasyonu bu kadar belirginken aynı döneme denk gelip 3 tane GS kazanmak büyük başarı. Wawrinka diz sakatlığından sonra geri döndü ve bu seviyede bir maç oynaması ne kadar elit olduğunun göstergesi. Benim büyük saygı ve sevgi duyduğum oyunculardan birisi.

Çeyrek finaller şöyleydi:

Roger Federer vs Stan Wawrinka
Rafael Nadal vs Kei Nishikori
Novak Djokovic vs Alex Zverev
Dominic Thiem vs Karen Khachanov

Roger Federer'e çeyrek finalle ilgili rakip olarak kimi istersiniz diye sorulunca Stan'i isteğini söylemişti. 4 setlik bir maç oynadılar. Roger Federer formda ve bir önceki turda 5 saatlik maç oynamış görece daha yorgun bir Stan Wawrinka karşısında oyunundaki problemleri , çalışmayan departmanları değiştirerek maçı kazandı. Büyük bir zeka Roger Federer. Bunun yanısıra işin bence psikolojik boyutu da var. Düşünün Roger ve Stan İsviçre 1 ve 2 numarası. Stan'in bütün kariyeri boyunca Roger Federer bir efsane ve ağırlığı her daim hissedilen bir oyuncu oldu. Aynı ülkenin oyuncususunuz, aranızda bir çeşit arkadaşlık da var. Stan'in bence Roger'e diğer rakpilerine nazaran daha kolay yenilmesi bundan dolayı. Aralarında 4 yaş var ve sanki Stan'in gözünde Roger hep örnek alınan büyük başarılı abi gibi. Ne kadar katılırsınız buna bilmiyorum ama ben ne zaman ikisini izlesem bu fikre kapılıyorum:)

Federer- Wawrinka maçını izlerken bir baktım ki Rafa gaza basmış, daha ne oluyor diyemeden 3 sette Nishikori'yi geçmiş. 1-2 oyun dışında bu maçı izleyemedim. Rafa gözünü kupaya dikti ve son derece formda, acımasız bir tonda oynuyor. Nishikori çeyreğe gelene kadar kendini çok yordu 4-5 setlik maçlarla, 4. tur maçında 5 setlik bir Paire maçı var, ordan sağ çıktı ama Rafa'ya enerjisi kalmadı. 

Perşembe (bugün) oynanan diğer 2 çeyrek final maçından kısaca bahsedersem:

Djokernole turnuva boyunca müthiş bir performans göstererek geldi ve 4. turda kariyerinin maçlarını oynayan Jan Lennard Struff'u 3 sette geçti. Alex Zverev GS'lerde varlık gösterememesinden hep eleştiri alırdı, ilk defa istikrarlı gitti ve 4. turda Monte Carlo Masters şampiyonu Fabio Fognini'yi geçti. Bu çok önemliydi bence onun için. 

Novak Djokovic- Alex Zverev çeyrek final maçı çekişmeli başladı, dengeli başladı. İlk puanlardan itibaren kalite vardı. İlk set 4-4 iken Alex Zverev servis kırdı ve bu durum bir heyecan yaratsa da Djokernole servisinin kırılmasına hemen reaksiyon gösterip geri servis kıran bir oyuncu olduğundan durumu 5-5'e getirdi. Alex Zverev kendi servisinde çift hatayla seti 7-5 Djoker'e verdi. Novak Djokovic çok komple bir oyuncu, mental olarak bence en yıkılmaz olan oyunculardan biri. Yapabileceklerinin limiti yok ve daha 32 yaşında. Alex Zverev dünya 5 numarası ve çok yetenekli ama gelişmesi gereken alanlar var. 22 yaşında genç bir oyuncu, kişilik olarak sevdiğim bir oyuncu. Ben onun mental olarak gelişmesi gerektiğini düşünüyorum. Maç içinde kolay dağılabiliyor, dağıldığınızda tekniğin de bir önemi kalmıyor. Çünkü yapmanız gerekeni korta yansıtamıyorsunuz ya da ne yapmanız gerektiğini doğru düşünemiyorsunuz, vuruş seçimlerinizi dahi yanlış yapıyor, oyunu yanlış kurguluyorsunuz. Servisi ya da bir vuruşu çalışır, düzeltir, zamanla mükemmelleşirsiniz ama zihinde bazı şeyleri değiştirmek çok daha zordur.

İkinci sete iyi başlamak özellikle ilk seti kaybettikten sonra daha önemlidir. Maçı kazanmaya dair inancınız azalmışsa ya da korkmaya başladıysanız hemen servisinizi kırar rakip oyuncu. Alex Zverev ilk seti kazanabilecek avantajı yakaladı ama bundan faydalanamadı. İkinci sette Djokovic rakibini metal olarak iyice ezip maçı uzatmadan 3 sette bitirmek istediğini gösterdi, seviye olarak kendini yukarı çekti ve durum 2.sette bir anda 3-0 oldu. Alex Zverev elinden geleni yaptı ancak Djokovic seviye olarak çok başka bir yerdeydi, Zverev hangi vuruşu yapsa Djoker daha iyi bir vuruşla karşılık verdi. Djoker'in saldırıdan savunmaya geçişi yada rakip servisinde yaptığı savunma, adeta bir duvar örmesi, kendisine atılan her topu çevirmesi, hem fiziken hem zihnen rakibi çok yıpratan işler. Büyük oyuncular her zaman oyunlarında geliştirecek bir yan gören ve onun üzerinde çalışan isimler. Djoker servis performasını arttırdığı zaman iyice dokunulmaz oluyor. İkinci set aynı ilk setteki gibi Zverev servisinde bir çift hatayla 6-2 Djokovic'e gitti. Djoker rakibi psikolojik olarak istediği yere getirmiş oldu.

3.sette Zverev daha dengeli başlamış gibi gözükse de kendi servisinde durum 2-3 iken servisini kırdırdı ve durum 4-2 ye geldi. Nole istifini bozmadan seti 6-2 ve maçı 7-5,6-2,6-2 'lik 3 sette kazanarak yarı finalde Dominic Thiem'in rakibi oldu.


Diğer çeyrek final maçı Karen Khachanov ile Dominic Thiem arasında oynandı. Her iki maç da aynı anda başladığı için ben tercihimi Djokovic- Zverev maçından yana kullandım. Bu maçla ilgili olarak şöyle bir hafıza tazeleyebiliriz. Karen Khachanov 4. turda DelPotro'yu 4 sette geçerek geldi. Delpo diz sakatlığı sonrası rehabilitasyonu iyi geçtiği için bu turnuvaya katılmak istedi ve daha ziyade dizinin durumun görmek istediğini söyledi. Khachanov potansiyelli bir oyuncu ve bu galibiyet onun için önemli bir aşama hem kariyeri hem güveni için. Geçen yılın finalisti Dominic Thiem topraktaki istikrarını korudu ve 4. turda Gael Monfils'i kolay geçti.  Dominic Thiem , Khanchanov karşısında nispeten daha hızlıca sonuca gitti ve 3 sette 6-2,6-4,6-2 ile yarı finale çıktı.

Böylelikle erkeklerde yarı finaller belli oldu:

Rafael Nadal vs Roger Federer
Novak Djokovic vs Dominic Thiem

Final için aklım Nadal vs Djokovic dese de imkansız olanı istiyorum ve diyorum ki Federer 21. Grand Slam şampiyonluğunu 10 sene sonra bir kere daha Roland Garros'da kazansa tenis tarihi açısından unutulmaz olmaz mı! :)


*Fotoğraflar Roland Garros resmi sitesinden alıntıdır.

Yorumlar

Popüler Yayınlar