Garbiñe Muguruza’nın Zorlu Yolculuğu ve Aslan Karatsev Sürprizi!

Herkese merhabalar,

Bu haftayı Garbine Muguruza ve Aslan Karatsev'e ayırdım. Garbi'nin zorlu yolculuğunu, Aslan'ın sürpriz çıkışını yazdım. 6 dakikada bir tenis yolculuğu yapmak isterseniz, yazıma buyurunuz :)

Kaynak: GarbiMuguruza Instagram


Şampiyon

Garbi’nin Zorlu Yolculuğu

Teniste Grand Slam kazanmak ve dünyanın 1 numarası olmak her tenisçinin en büyük hayali olsa gerek.

Tenis, her puanda oyuncunun en iyi performansını ve dikkatini isteyen bir spor dalı. Bununla barışık olan, bunu anlayan ve bundan keyif almayı öğrenen oyuncular uzun soluklu bir başarıya sahip oluyorlar.

Garbiñe Muguruza 2016 yılında Roland Garrros’u kazandığında 22 yaşındaydı. 1.82 cm’lik boyu, her kanattan yapabildiği düz ve güçlü vuruşları, yan çizgiye paralel topları, hızlı servisleri, all-court oyunuyla baselinedan yaptığı agresif vuruşlarla kadın tenisine yeni bir heyecan getirmişti. 2017’de bu sefer çimde, Grand Slamlerin en prestijlisi olan Wimbledon’ı kazanıp ardından Ekim ayında dünya 1 numarası oldu. Çok ilginçtir, Garbi her iki Grand Slam’ini de Williams kardeşleri yenerek kazandı.

Peki 22 yaşında Grand Slam şampiyonlukları yaşayan ve 1 numaraya çıkan bir oyuncu için sırada ne olabilir? Onu ne motive eder?  

Kadın oyuncular için bir ya da iki Grand Slam kazanmak büyük bir tehlike yaratabiliyor. (Özellikle kadın oyuncu dememin sebebi erkeklerde Büyük 3’lü dominasyonu sebebiyle yeni şampiyonun pek nadir çıkması) Bunu sadece Garbiñe Muguruza için değil, pek çok oyuncu için söyleyebilirim. “Bu GS şampiyonluğu bir seferlik bir başarı değildi”, “şans değildi”, “yeniden kazanabilirim” şeklinde kendilerine yükledikleri baskı, yıldızları parladığı için doğal olarak seyircinin artan beklentisi, tenis medyasının yorumları, sponsor beklentisi gibi etmenler devreye girdiğinde Grand Slam’i genç yaşında kazanmış bir oyuncunun kaybolması söz konusu olabiliyor. Bu durumu yaşamayan oyuncular da var ama onlar sayıca daha azlar. (Serena Williams, Venus Williams, Steffi Graf vb.)

Garbi, 2015’de Fransız koç Sam Sumyk ile çalışmaya başladı, beraberlikleri süresinde iki Grand Slam kazandılar ama aralarındaki koç-oyuncu ilişkisi oldukça gergin, inişli çıkışlıydı. 2017’de Garbi Wimbledon’ı kazanırken yanında kısa süreli de olsa ekibine katılan Conchita Martinez vardı.

Ekim 2017’de dünya 1 numarası olduktan sonra Garbiñe Muguruza için zorluklarla dolu bir dönem başladı diyebiliriz. Sezon sonunu iyi getiremedi, 2018’e kötü başladı, sakatlıkları oldu, tekrar dört turnuvada Martinez ile çalıştı ama sonuçlar istediği gibi olmadı. Smuyk ile ilişkisi sorunluydu, Grand Slamlerde erken eleniyordu ve sezonu 18. Sırada bitirdi.

2019 daha kötü bir sene oldu. Grand Slamlerde ve Premier turnuvalarındaki ilk tur yenilgileri devam ediyordu. Maç puanı görüp kaybettiği maçlar oldu, çift hataları ve basit hataları başına büyük dertler açıyordu. 2019‘da sadece bir turnuva kazandı, o da Wta 250 turnuvası olan Monterrey’di. Garbi, Sam Sumyk’la koçluk ilişkisini bitirdi.  Sezonu erken kapattı, Kasım 2019’da Kilimanjaro’ya tırmandı, doğaya döndü, kendisine zaman verdi, zihinsel olarak dinlenmek istedi.

2020’de koçu daha önce de beraber çalıştığı eski Wimbledon şampiyonu ve vatandaşı Conchita Martinez’di ve ilk defa üç seneden sonra bir Grand Slam’de Avustralya Açık’ta finaldeydi. Üç sette Sofia Kenin’e kaybetti, sonrasında pandemi arası oldu, geri dönüşte sezonun devamında pek bir varlık gösteremedi, ancak sıralamada tekrar ilk 20 içine girmeyi başardı.

Şu an sıralamada 13 numarada olan Garbiñe Muguruza 2021’e en iyi başlayan oyunculardan biri, 18-4’lük bir kazan-kaybet karnesi var. Sezonun hemen başında Yarra Valley Classic’te finalde dünya 1 numarası Ashleigh Barty’e kaybetti. Ancak oyunu ve kendine güveni bu sezon iyi işler yapacağını gösteriyordu. Ardından Avustralya Açık’ta 4.turda Naomi Osaka ile oynadığı harika bir maç var. Garbi maç puanı gördü ancak Naomi Osaka’nın hatasız oynamaya başladığı müthiş bir sekans sonucu bu şansı elinden kaçırdı. Üç set sonunda bu önemli engeli aşan Osaka, sonrasında turnuvanın da şampiyonu oldu. Bu yenilgi Garbiñe’yi üzse de, oyunundan memnun olduğunu ve sezonun devamı için pozitif hissettiğini söyledi. Doha’da yine finaldeydi, onu çok zorlayan rakiplerden biri olan Petra Kvitova’ya finalde kaybetti. Geçen bültende bu maçtan bahsederken Garbi’nin iyi bir yolda olduğunu ve yakında onu da yeni kupasıyla yazacağımı söylemiştim. Öyle de oldu ve hemen o turnuvanın ardından oynanan Wta 1000 turnuvası Dubai’de 8. kupasını kazandı. Finalde Barbora Krejcikova’yı iki sette geçti. Bu çok çok önemli bir zafer. Çünkü bu aslında Muguruza’nın 2017’de kazandığı yine bir Wta 1000 turnuvası olan Western& Southern Open’dan beri kazandığı en büyük turnuva. Özgüvenin bir oyuncu için çok önemli olduğunu, hatta bu seviyede ve yetenekteki elit oyuncularda bile kazanmak için en önemli özelliklerden biri olduğunu görüyoruz. Kendine inanmak, sıkı çalışmaya devam etmek, sonuçlar gelmediğinde bile sebat göstermek, dirençli kalmak, özgüveni geri kazanmak bunlar başarı için önemli anahtarlar.


Görsel Kaynağı: Jimmy48 / Wta


Conchita Martinez ile çalışması Garbi’nin servislerine biraz daha spin kattı, vuruş çeşitliliğini artırdı, file oyununu geliştirdi. Muguruza turda herkes için önemli ve tehlikeli bir rakip. Gerçekten zihinsel ve duygusal olarak belli bir raya oturduğu takdirde ki, bu yılki performansı gerçekten göz dolduruyor, her üç zeminde de bir GS şampiyonluğunun en büyük adaylarından biri. Oyuncu kafaca rahat olmazsa, kendine güvenmiyorsa, maç içindeki kritik anlarda bir anda kaybolabiliyor. Hangi vuruşu yapmalı, kortta nerede durmalı, fileye gitmeli mi? Vuruş seçimlerinden tutun, kortta pozisyon alma, topa geç kalma, ters ayakta yakalanma, topun gideceği yeri sezememe, rakibi okuyamama gibi hataların çoğu bu seviyede çoğunlukla stresle ve panikle ilgili. Muguruza’nın maç puanı atarken kaybettiği maçları izleyenler bilirler ki kendisi öyle bir dönemden geçti ki onun neredeyse kazanma korkusu yaşadığını söyleyebilirdiniz. Kazanmaya yaklaştığı anda çift hataları artıyor, basit hataları artıyor, yanlış vuruş tercihleriyle maçları kaybediyordu. Bu psikolojiden çıkması çok uzun zamanını aldı. Garbiñe, Miami’de oynayacak, kadınlar tarafında turnuvaya üst düzey bir katılım var. Çok kaliteli ve heyecanlı maçlar izleyeceğimizi düşünüyorum.

Garbiñe Muguruza çok yetenekli bir oyuncu, benim sevdiğim oyunculardan biri. Kendini ve oyununu bulma sürecini tamamlamış olmasını diliyorum. Çok çalışkan, dirençli, inançlı ve yetenekli bir oyuncu, çok önemli başarılar kazanacağını düşünüyorum. Dubai şampiyonluğu sonrasında ona nasıl hissettiği ve bu zaferle ilgili ne düşündüğü sorulmuştu. Garbiñe Muguruza gerçekçi ve olgun bir yanıt vermişti:

 “Oldukça motiveyim. Uzun zamandır sıkı çalışıyorum ve iyi bir takımım var. Bunun iyi bir an olduğunu hissediyorum; kariyerimde, yaşımla, bilgimle ve başardığım şeylerle iyi bir dönem. Bir Grand Slam daha kazanabileceğimi ya da 1 numara olabileceğimi artık kanıtlamama gerek olmadığını düşünüyorum. Bu süreç bitti. Şimdi gençken düşündüğünüz tüm o şeyleri unutmanın zamanı geldi. Ne zaman bir Grand Slam kazanacağım? Ne zaman 1 numara olacağım? 2 numara mı 1 numara mı? Bunların hepsi çoktan bitti.”

"Elbette tekrar o pozisyonlarda olmak istiyorum ama artık baskı bu değil. Bunu yaptım ve tekrar yapmak istiyorum. Şu anda böyle hissediyorum."


Atp Tur’da Aslan Karatsev heyecanı

Teniste genç yeteneklerin ya da yeni isimlerin ortaya çıkışı çok heyecan yaratır, özellikle erkek turunda bu daha da önemli. Atp’de 15 yıllık bir Büyük 3’lü dominasyonu var. Ne yetenekli, ne azimli oyuncular Federer-Nadal-Djokovic gölgesinde bir Grand Slam bile kazanamadan, hayal ettikleri şampiyonluklara ulaşamadan kariyerlerini sonlandırdı. Nextgen adıyla andığımız genç yetenekler için Carlos Alcaraz, Lorenzo Musetti ve Jannik Sinner gibi isimleri sayabiliriz. Onlar da birkaç yıl öncesinin Stefanos Tsitsipas, Alex Zverev, Felix-Auger Aliassime, Andrey Rublev’i gibiydiler. Tüm bu oyuncuların gelişimini heyecanla ve ilgiyle takip ediyoruz.

Ancak 27 yaşında bir oyuncuysanız, kariyeriniz daha ziyade Challenger ve Future turnuvaları oynayarak ilerlediyse, ilk Grand Slam ana tablonuzda yarı finale çıkmak bütün dünyanın dikkatini üzerinize çeker. Aslan Karatsev teniste Açık Dönemde bu başarıyı yakalayan ilk erkek oyuncu oldu. Avustralya Açık yarı finalinde yenildiği isim de bu turnuvayı daha önce 8 kere kazanmış dünya 1 numarası Novak Djokovic’ti. Pek çok kişi gibi ben de merak ettim. Kim bu Aslan Karatsev ve bu zamana kadar nerelerdeydi!

Aslan Karatsev benim radarıma ilk kez bu yıl Atp Cup’ta takıldı, Rus takımının bir üyesi olarak Daniil Medvedev ve Andrey Rublev’in yanında gördüğümde nasıl bir oyuncu acaba diye düşünmüştüm. Ruslar güçlü bir performans gösterip kupayı kazandılar ve akabinde Avustralya Açık başladı. Hatırlarsanız Avustralya Açık bültenlerinde de bu turnuvanın sürprizi Aslan Karatsev demiştim. Çünkü bu oyuncu tabiri caizse “hiçbir yerden” geldi, sıralamada 114 numaradaydı.  Turnuvada Diego Schwartzman, Felix Auger-Aliassime, Grigor Dimitrov gibi isimleri kaliteli maçlarla yenip yarı finale geldiğinde rakibi Novak Djokovic’ti. Karatsev’in bu yarı final maçını kazanmasını kimse beklemiyordu, üç sette turnuvanın şampiyonuna kaybetti ama 2020’de hedefine fazlasıyla ulaştı, turnuva bittiğinde sıralamada 42’inciydi.

Karatsev’in bu performansı tek seferlik bir başarı mıydı, madem bu kadar iyi oynuyordu daha önce neden başka turnuvalarda izlemedik, ya da bir anda nasıl böyle iyi oynamaya başladı soruları henüz tam yanıtlanmış değil, en azından benim zihnimde. Karatsev 2013 yılında profesyonel oldu ve bu yıla kadar Atp tur düzeyinde 3-10’luk bir kazan kaybet karnesi vardı. Dolayısıyla Karatsev’in 27 yaşında yaptığı bu müthiş sıçrama, örneğini çok gördüğümüz bir durum değil. Bu hafta başlayan Miami Açık’ta kendisini izleme fırsatı bulursanız bir şans verin derim. Aslan Karatsev’in güce dayalı agresif bir oyunu var, ilk servisinden puan çıkarma oranı ortalama %72, return oyununu geliştirmesi gerekiyor, riskli bir oyunu var, genelde rakiplerinden daha fazla winner üretiyor ancak basit hatası da bu yüzden daha fazla. Çapraz vuruşları yapabiliyor, forehandi güçlü. Vuruşları daha ziyade düz, çok topspinli değil. Korkak bir oyunu yok, setlerde geriden gelip maç kazanabiliyor. Cesareti ve özgüveni çok önemli özellikleri.

Karatsev’in antrenman partneri Hintli oyuncu Sumit Nagal, Avustralya Açık’tan sonra onun başarısının kendisi için “bir sürpriz olmadığını, Karatsev’in çok patlayıcı bir backhandi olduğunu, kendisine çok güvendiğini ve her vuruşu bu mantıkla yaptığını” söyledi.


Görsel Kaynağı: Atp Tour / DDF Tennis


Karatsev’in Avustralya Açık öncesi oynanan Atp Cup’ta, Rus takımında yer alan Rublev, Medvedev ve eski şampiyonlardan Kafelnikov ile antrenman yapabilmesinin, onlarla taktik ve strateji konuşabilmesinin performansına katkı sağladığı konuşuldu. İyi bir takıma sahip olmak, başarılı oyuncularla beraber oynamak ve vakit geçirmek bence de çok önemli. Ancak bu boyutta bir başarı için saydığımız bu unsurlar sadece destekleyici birer etken olabilir diye düşünüyorum. Bu tarz başarılar geride uzun bir hazırlık dönemi gerektirir.

Aslan Karatsev, Avustralya Açık’tan sonra Doha’da ilk Atp kupasını çiftlerde vatandaşı Andrey Rublev ile kazandı (turnuvada teklerde Dominic Thiem’e yenildi). Arka arkaya turnuvalarda istikrarlı bir başarı gösterip iyi maçlar çıkarmak her oyuncu için çok önemli. Aslan Karatsev kariyerinde önemli ilkleri yaşamaya devam etti. Doha’dan sonra katıldığı Atp 500 turnuvası Dubai’de geçen hafta sonu şampiyon oldu. Daniel Evans, Lorenzo Sonego, Jannik Sinner ve yarı finalde Atp 500 turnuvalarının gediklisi (iki hafta önce Atp 500 Rotterdam’ı kazanan vatandaşı) dünya 8 numarası Andrey Rublev’i geçti. Finalde Llyod Harris ile iki setlik bir maç yaptı ve kariyerinin ilk Atp kupasını kazandı. Aslan Karatsev sıralamada 27 numaraya kadar yükseldi. 2021’de Aslan Karatsev’in kazan kaybet karnesi ise 12-2.

Gerçekten etkileyici bir yükseliş ve performans. Karatsev’in sezonun geri kalanında nasıl devam edeceğini merakla bekliyorum. Dubai’deki şampiyonluğun ardından Aslan Karatsev tenisin nasıl bir yolculuk olduğunu güzel özetlemiş: “Çok mutluyum, takımıma koçuma teşekkür ediyorum. Uzun bir yolculuk oldu, kariyerimde çok iniş çıkışlar oldu. Sakatlıklarım oldu, son üç yıldır sağlıklıyım ve rekabet edebiliyorum. Tenise dört yaşında başladım. Pete Sampras, Agassi, Roger’ı izleyerek büyüdüm. Hayalimde bu kupaları kazanmak vardı. İlk 100’e girmek ilk hedefimdi. Bunları yapabildiğim için çok mutluyum, hayalim gerçek oldu.” 




Yorumlar

Popüler Yayınlar