Şampiyon
WTA
sıralamasında şu an dokuz numarada olan Dünya eski 1 (bir) numarası 38
yaşındaki Serena Williams kazandığı 23 Grand Slam tekler şampiyonluğu ile Açık
Dönemde kadın/erkek en çok Grand Slam kazanan oyuncu unvanını elinde
bulunduruyor. Tüm zamanların rekorunu 24 Grand Slam şampiyonluğu ile elinde
tutan Margaret Court ise yalnızca bir Major uzaklıkta. Bu yılın Eylül ayında 39.
yaş gününü kutlayacak olan Serena Williams emekli olmadan bir Grand Slam daha
kazanabilir mi? Bu sorunun cevabı bu büyük atletin yaşam hikâyesinde gizli.
Serena
Williams’ın kariyeri pek çok ilk, başarı, rekor ve ödülle dolu. Eski dünya bir
numarası ve yedi tekler Grand Slam şampiyonu ablası Venus Williams ile kadın
tenisine kattıkları güç, dinamizm, heyecan ve sergiledikleri 15 yıllık
dominasyon, bu iki siyahi kadın atletin ve özellikle Serena Williams’ın sporun
en büyükleri arasında sayılmasının nedenlerinden birkaçı.
Serena
Williams’ın tenise duyduğu büyük sevgi ve adanmışlığı, hırsı, yeteneği, kendine
olan inancı, sakatlık/hastalıklardan (akciğer embolisi, hematoma) sonra yeniden
büyük başarılar kazanabilmesi -ki kendisine “Comeback Queen” de denir-,
kariyerinin erken dönemlerinden itibaren karşılaştığı ırkçı ve ayrımcı davranışlarla
mücadelesi, onu başta siyahi toplum ve yeni nesil oyuncular (özellikle kadın
oyuncular) arasında ayrı bir yere koyuyor.
Görsel Kaynağı: Wimbledon Internet Sitesi |
Serena Williams, 26 Eylül 1981’de Michigan’da doğup, Compton’da büyüyen, dar gelirli, Afro-Amerikalı bir ailenin beş çocuğundan biridir. Kendisinden bir yaş büyük ablası Venus ile dört yaşında tenise başlar. Koçları babası Richard Williams ve annesi Oracene Price olur. Aile kızlarını okula göndermez, evde eğitim verir. Serena’nın kişiliğinin şekillenmesinde, çocukluk ve ergenlik döneminde yaşadığı ortam ve karşılaştıkları ırkçılığın etkisi büyük olur. Compton’daki yaşantısından, “Çeteler, yaralanmalar, soygun olağandı ve silah seslerini duymak bizim için oldukça alışılmış bir durumdu. Korkacak çok şey vardı, korku hep var, sadece şekil değiştiriyor. Ancak, korku aynı zamanda bir şeylerin üstesinden gelmenize de yardımcı olur.” diye bahseder.
Serena
Williams, HBO Sport tarafından hazırlanan “Being Serena” adlı belgeselde, “Kim
olduğunuz, nereden geldiğinizdir ve ben buradan (şimdiki evi Palm Beach’i
kastederek) gelmedim!” diye başlar hikâyesini anlatmaya.
Serena
dokuz yaşındayken, anne ve babası kızlarının Rick Macci tenis akademisine
katılabilmesi için West Palm Beach’e taşınırlar. Serena 10 yaş altında
sıralamada bir numara olmasına ve ulusal turnuvalarda 46-3 gibi pozitif bir karneye
sahip olmasına rağmen turnuvalar esnasında “beyaz ailelerin” ırkçı söylemlerine
ve aşağılayıcı davranışlarına maruz
kaldıkları için baba Richard Williams kızlarına bir daha turnuva oynatmaz. Derslere
ağırlık vermelerini ister. 1995 yılında Serena, 14 yaşındayken babası kızlarını
Rick Macci akademisinden alır ve yola tek başlarına devam ederler. 1995 yılında
Quebec’teki Bell Challenge turnuvasına wild
card ile katılarak profesyonel olur.
Serena
Williams 1996 yılında turnuva oynamaz. 1997 yılında sıralamada 340. Sıradayken
katıldığı turnuvada (Chicago Cup) dönemin iki büyük ilk 10 oyuncusunu, Monica
Seles ve Mary Pierce’i, eler ve bunu başaran Açık Dönemdeki en düşük sıralamalı
oyuncu olur.
1999
yılında İlk Grand Slam’ini Amerika Açık’ta kazandığında 18 yaşındadır. Bu zafer sadece bir GS kazanmanın ötesinde bir
başka açıdan da önemlidir zira Serena, 1958’de Althea Gibson’dan sonra Amerika
Açık’ı kazanan ikinci Afro-Amerikalı tenisçidir.
1998’de
ilk 20’ye, 1999’da ilk Grand Slam’ini kazanmasıyla ilk beşe girer.
İki
kardeşin yükselişi tenis dünyasında büyük ilgi yaratır ama yazılanlar her zaman
olumlu değildir. John McEnroe gibi tenisin önemli isimleri tarafından, baba
Richard Williams’ın maçları ayarladığı ve birbirine karşı oynayan kız
kardeşlerden hangisinin kazanacağına karar verdiği konuşulur. Richard Williams
ve kızları; onurlarını kıran, itibarlarına gölge düşüren bu yorumlara maruz kalırlar.
Serena
Williams, o dönem için, “Kimse bu güçlü ve onurlu siyahi baba ve kızlarıyla ne
yapacağını bilmiyordu” der. 2001 Indian Wells’de yaşadıkları bir olay, aile
hakkında yapılan bu spekülasyonların tenis seyircisinde nasıl karşılık bulduğuna
bir örnek olarak verilebilir. O dönem, bu turnuvada yarı finalde birbirine
karşı oynayacak kız kardeşlerden Venus, dizindeki bir tendon sakatlığı yüzünden
maçın başlamasına dakikalar kala maçtan çekilince, iki kardeş seyirciden büyük
tepki alır. Final maçı ise hem Serena hem de ailesi açısından büyük bir kâbus
olur.
Kim
Clijsters karşısında finale çıkan 20 yaşındaki Serena, korta adımını attığı
andan itibaren çoğunluğu beyaz olan Amerikan seyircisi tarafından yuhalanır,
maç esnasında bu durum devam eder, babası ve Venus’e seyircilerin arasından
hakaret edilir. Maçı ve kupayı Serena kazanır ancak bütün aileyi oldukça
inciten, ırkçılığa varan tepkiler nedeniyle bir daha Indian Wells’e adım
atmamaya yemin ederler. Tam 14 sene bu turnuvayı boykot ederler hatta turnuva
2009 yılında WTA içinde zorunlu kategorisine sokulduğu halde geri dönmezler.
Dünya
bir numarası olduğu 2002 yılında ilk Fransa Açık ve Wimbledon şampiyonluklarını
kazanır. 2003 yılında Avustralya Açık’ı kazanarak Açık Dönemde “Career Grand
Slam” tamamlayan altıncı kadın oyuncu olur. Dört Grand Slam’in de son şampiyonu
olmaya (aynı takvim sezonunda olmadan) medya “Serena Slam” adını verir. Bunu
başaran beşinci kadın oyuncu olur. Serena Slam’i 2014-2015 sezonunda tekrar
eder.
Döneminin
en önemli oyuncularına karşı karnesi hep pozitiftir. Martina Hingis (7-6),
Jennifer Capriati (10-7), Justin Henin (8-6), Lindsay Davenport (10-4) , Kim
Clijsters (7-2), Victoria Azarenka (18-4) ve Maria Sharapova (20-2)… Jenerasyon
değişir, oyuncular emekli olur, genç oyuncular gelir; Serena güçlü bir şekilde
kalmaya devam eder.
Temelde
bir baseline oyuncusu olan Serena’nın en büyük silahı hızlı ve nokta atışı servisleri.
Kimi zaman rakiplerinin servislerinden daha hızlı olan return’leri, kadın tenisinde
çoğu kişi tarafından en iyisi kabul edilen forehand’i, çift el backhand’i, file
önü becerileri, agresif oyun tarzının yanı sıra iyi savunma da yapabilmesi, güçlü,
atletik, akıl dolu oyunu, onu uzun yıllar zirvede tutan etkenlerin başında geliyor.
Kariyeri
boyunca zaman zaman özellikle dizinden ve bileğinden sakatlıklar yaşadı, operasyon
geçirdi. Sağlık sorunları ve depresyonun baş gösterdiği dönemler yaşadı. Bazen
sekiz ay bazen altı ay bazen de daha kısa süre tenisten uzak kaldı. Ancak Serena, dönüş yolunu her zaman bulup zirveye tekrar tekrar
çıkmayı başarmış bir tenisçi.
2003-
2011 yılları arasında teklerde toplam 10 Grand Slam kazanan Serena Williams,
2012 yılında Patrick Mouratoglou ile çalışmaya başlar. Bu iş birliği Serena’ya
10 Grand Slam daha kazandırır. Babası Richard Williams antrenmanlarda kızının
yanında olmaya devam eder. 2012 senesi Serena Williams’ın Career Golden Slam yaptığı yani dört GS kazanmanın yanı sıra bir de
Olimpiyat altını kazandığı sene olur. Ayrıca kız kardeşi Venus Williams ile
birlikte 2012 Londra Olimpiyatları’nda çiftlerde şampiyon olarak üçüncü altın
madalyasına kavuşur. (2008 Pekin çiftler şampiyonluğuna ek olarak)
Serena,
23. Grand Slam’ini 2017 yılında dünya bir numarasıyken Avustralya Açık’ta
ablası Venus Williams’a karşı kazanır. Bu esnada iki aylık hamiledir ve onun
için yeni bir yolculuk başlar. Kolay bir hamilelik geçiren Williams, zor bir
doğum geçirir. Sezaryen olur, sonrasında akciğer embolisi ve pıhtı atma gibi hayati
sıkıntı yaratan zor bir altı hafta geçirir. Bu sefer geri dönüş yolu daha
çetindir.
Koçu
Mouratoglou oyuncusunun daha kolay forma girmesi için bebeği emzirmeyi
bırakmasını ister, Williams bunu kabul etmez. Bu da arzu ettikleri kilo kaybını
getirmez. 2018 Şubat ayında ablası Venus Williams ile ABD adına Fed Cup’ta
Hollanda karşısında çiftler maçına çıkar ve kaybederler. Önce Indian Wells
ardından Miami Açık’a katılır ve ilk turda
elenir. Hazır değildir.
Dönüş
yapacağı 2018 Fransa Açık turnuvasına hazırlanmak üzere Nisan ayında Patrick
Mouratoglou’nun Akademisine sekiz aylık kızıyla birlikte gider. Koçuna göre
kilo vermeli, hızlanmalı, güçlenmeli ve hazır olmadan turnuva oynamamalıdır. Patrick
Mouratoglou kampa giren oyuncusuyla bir konuşma yapar:
“Bir karar vermelisin. Ailen mi
tenise adapte olacak yoksa tenis mi ailene adapte olacak? Bu ikisi çok farklı ve bu da her şey demek.!”
451.
sırada Roland Garros’a gelir, hem teklerde hem de ablası Venus ile çiftlerde
oynar. İlk turda Krystina Pliskova’yı, ikinci turda Ashleigh Barty’i, üçüncü turda
Julia Goerges’i geçer. Dördüncü turda Maria Sharapova ile eşleşen Williams,
üçüncü tur çiftler maçında sakatlanarak turnuvaya veda eder.
Wimbledon
zamanı gelmiştir. Bu turnuvayı yedi kez kazanan Serena Williams bu esnada 181.
sıradadır. Ancak turnuva yönetimi Serena Williams’ın bu turnuvadaki tarihsel
başarılarını göz önüne alarak onu 25 numaralı seri başı yapar. Bu da daha iyi
bir kura demektir. Ancak bu karar tartışma yaratır. Williams, “Kadın sporcular
da başka herhangi bir işte çalışan bir kadın gibi hem aile kurup aynı zamanda
bir kariyere sahip olabilmeli, her şeyi en baştan yapmak zorunda kalmamalıyız”
diyerek ifade eder kendini. Daha önce de kariyerinin zirvesinde anne olup spora
dönen oyuncular olmasına rağmen (Victoria Azarenka, Kim Clijsters vb.) konu
Serena Williams tarafından dile getirildiğinde yankısı büyük olur.
Wimbledon’da
ikinci haftaya gelindiğinde ilk 10’daki bütün oyuncular elenmiştir. Çeyrek finalde İtalyan Camila Giorgi, yarı finalde
Alman Julia Goerges ile oynar ve kazanır. Doğum yaptıktan 10 ay sonra çıktığı
finalde karşılaştığı Alman şampiyon Angelique Kerber’e iki sette yenilir.
Wimbledon
biter, seri başı tartışmaları ve sıralamanın korunması konuları konuşulmaya
devam eder. Bu tartışmaların sonrasında WTA, kadın oyuncuların hamilelik
dolayısıyla tenisten uzak kaldıkları dönem için koydukları kuralları/koruma sistemini
oyuncuların lehine revize eder.
Fransa
Açık’ta sağlık sorunundan dolayı giydiği kıyafet (cat suit) nedeniyle vücuduyla
ilgili hakarete ve alaya varan yorumlara maruz kalan ve Fransa Tenis
Federasyonu Başkanı tarafından turnuvaya “saygısızlıkla” suçlanan Williams,
kadın sporcular lehine bir kararın alınmasına ön ayak olur. WTA’nın kararına göre kadın sporcular maçlarda
rahat ve konforlu olabilecekleri (yasaklama ya da ceza almaksızın) tayt vb.
gibi vücudu saran kıyafetleri eteksiz giyebileceklerdir.
Serena
Williams’ın kariyerinde olaylı maçlar da var. Hakemlerle yaptığı tartışmalar çok
konuşuldu, çok ağır eleştiriler aldığı gibi alkışlanıp övüldüğü yorumlar da
aldı. Bu maçlardan bir tanesi de 2018 Amerika Açık finali. Hatta bütün tansiyonu
yüksek maçları hep aynı turnuvada.
Amerika
Açık’ı altı defa kazanan 37 yaşındaki Serena Williams, omuzlarında 24. Grand
Slam’e ulaşma baskısıyla korta geldiğinde, karşısında çoğu izleyicinin yeni
tanımaya başladığı, Japonya adına yarışan 20 yaşındaki Naomi Osaka vardır. Bu
yazıda, maçı uzun uzadıya anlatmak mümkün değil ancak kısaca bahsedersek, ilk
seti kaybeden Williams’ın ikinci sette koçu Patrick Mouratoglou’nun yaptığı el
işareti üzerine hakem Carlos Ramos’tan uyarı cezası almasıyla (kort içi koçluk
dolayısıyla) tartışmanın fitili ateşlenir. Serena Williams’ın bu uyarı
cezasını, kişiliğine yapılmış bir hakaret olarak algıladığını “Ben hile yapmam,
asla, hile yapmaktansa kaybetmeyi tercih ederim!” demesinden ve Ramos’tan özür
beklemesinden anlıyoruz.
Serena’nın
bu tartışmayı sürdürmesi, sakin kalamaması, raket kırması sebebiyle aldığı
ikinci ceza ile puan kaybı, sonrasında hakeme “hırsız, benden puan çaldın”
demesi üzerine aldığı oyun puanı cezası… Maç dakikalarca askıda kalır, ortam ve
seyirci inanılmaz gergindir; Serena Williams süpervizör ve direktörlere durumu
anlatmak ister ancak hakem kurallara uygun davranmıştır ve kararı geçerlidir.
Serena bu finali iki sette kaybeder.
Naomi
Osaka iyi bir oyunla, müthiş bir disiplinle ve yaşından çok olgun bir mental
güç göstererek bu kaotik ortamda dağılmaz ve hak ederek şampiyon olur. Seremoni
kısmında seyircinin hakeme ve turnuva yönetimine karşı protestosu bitmez,
ıslıklar ve yuhalamalar devam eder. Serena Williams göz yaşlarını zor tuttuğu
konuşmasında, “Naomi iyi oynadı, bu onun İlk Grand Slam’i ve ona hak ettiği
övgüyü verelim, Tebrikler Naomi, daha fazla yuhalama olmasın, biz bu geceyi
atlatacağız ve sizler muhteşemsiniz, teşekkür ediyorum” diyerek seyirciyi
sakinleştirir.
Bu
şampiyonluğu fazlasıyla hak eden Naomi Osaka bütün bu gerginlikten ve
protestolardan doğal olarak etkilenir ve konuşmasında gözyaşları içinde seyirciden
şampiyon olduğu için özür diler.
İzleyen
ve dahil olan herkes için çok zor ve üzücü bir final akşamı olur.
Serena
Williams daha sonra yaptığı açıklamalarda, “… Sık sık, benimkine benzer
durumlarda, erkekler hakemlere karşı çıktığında, sanki aralarında bir şaka
paylaşıyormuş gibi gülümseme, hatta kahkahayla karşılanıyorlar. Cezadan kaçmayı
talep etmiyorum. Bana herkese olduğu gibi davranılmasını istiyorum. Bugün kendi
hakkımı savunmak benim için işe yaramadı ama bir sonraki oyuncu için işe
yarayacaktır” der.
Bu
final Serena Williams’ı mental ve psikolojik olarak çok yıpratır, uzun süre
eline raket alamaz, uyuyamaz, bir terapiste gitmeye başlar. Özür dilemek için Naomi
Osaka’ya mesaj gönderir. Onu sevdiğini, onunla
çok gurur duyduğunu, maç günü kendisini savunmakla doğru şeyi yaptığını düşündüğünü,
o anı tekrar yaşayabilmeyi çok istediğini, övgüyü/ışığı asla bir kadından
özellikle siyahi bir kadın sporcudan almak istemediğini ve onun her zaman en
büyük destekçisi ve hayranı olacağını söyler.
Osaka’dan
gelen yanıt ile rahatlar ve gözyaşlarını tutamaz: “İnsanlar ikisi arasında
ayrım yapamadıklarında güç ile öfkeyi birbirine karıştırır. Bugüne kadar kimse
kendini sizin gibi savunmadı, ışığınızla yol göstermeye devam etmelisiniz.”
Serena
Williams’ın yolculuğuna devam edersek, 2019’da tekrar ilk 10’a giriş yapar. Aynı
sene Wimbledon’da finale kalarak açık dönemdeki en yaşlı finalist olur. Hızlı, motive,
odaklı ve formda bir Simona Halep’e karşı bu finali de kaybeder. Pek çok kişi
24. Grand Slam’i kazanmanın yarattığı büyük baskıyla başa çıkamıyor dese de,
Serena bu durumu şöyle ifade eder: “Benden herkes en iyisini bekliyor, bana
karşı herkes en iyi oyununu oynuyor, bu bir baskı değil bir ayrıcalıktır. Daha
iyisini yapabileceğimi biliyorum, henüz orada değilim ve beni asıl hayal
kırıklığına uğratan da bu.”
Wimbledon’da
kalça ameliyatından dönen Andy Murray ile karışık çiftlerde eğlenceli maçlar oynar.
2019
Amerika Açık’ta bir kere daha finaldedir. Ancak burada da istediği oyunu
oynayamaz ve 19 yaşındaki Kanadalı Bianca Andreescu’ya kaybeder ve sezonu
kapatır. Bu kayıplara rağmen, Serena Williams hiçbir zaman hafife alınacak bir
oyuncu olmadığını 37 yaşında doğum sonrası çıktığı 4 Grand Slam finali ile
gösterir.
2020
yılında Avustralya Açık öncesi oynadığı ABS Classic’de (Auckland) kazanarak
1990’lardan bu yana kupa kazanan ilk isim olur. Yedi kere şampiyon olduğu
Avustralya Açık ’ta üçüncü turda Qiang Wang’a yenilir. Bu sonuç 2006’dan beri
bu turnuvadaki en erken mağlubiyeti olur. Şubat ayında Amerika Fed Cup takımında
Letonya karşısında iki maça çıkar: Ostapenko’yu yener, Sevastova’ya kaybeder.
Serena
Williams’ın toplamda 73 tekler, 23 çiftler kupası, beş WTA Sezon Finali
şampiyonluğu ve dört Olimpiyat altın madalyası var. 2002-2003, 2008-2010,
2013-2017 yılları arasında dünya bir numarası olan Williams, toplamda 319
haftayla, Chris Evert ve Steffi Graf’ın arkasından üçüncü sırada yer alıyor.
Kariyeri
boyunca kazandığı ödül parası 93 milyon dolar civarında olan Serena Williams, 2016-17-18-19’da
dünyanın en çok kazanan kadın atleti olur.
Serena
Williams tenisin ona sağladığı platformu aynı zamanda siyahi toplum, kadın
sporcular ve azınlık haklarına dikkat çekmek için kullanan bir aktivist.
Williams
kardeşler, Billie Jean King’in yıllardır kadın sporcuların erkeklerle eşit
haklara sahip olması için verdiği mücadeleye katılarak, dört Grand Slam’in
tamamında kadın- erkek oyuncular için ödül paralarının 2007 yılı itibariyle
eşitlenmesine büyük katkı sağlamışlardır. Serena, ücret eşitliği (Fortune 2017),
cinsiyet eşitliği (Porter Magazine 2016), LGBT hakları ve Black Lives Matter
hareketine destek veriyor. Bugünlerde, ABD’de ırkçılık karşıtı eylemler devam
ederken, Serena Williams’ın şu sözlerini hatırlayalım: “Teniste hoş
karşılandığımız için değil, kaybetmediğimiz için kaldık. Kimse bu iki siyahi kız
kardeş ve babasıyla ne yapacağını bilmiyordu. Her zaman bir
yabancıydık/dışlanmıştık.”
Serena,
vakfı aracılığıyla eğitim, sağlık, hukuk alanında dezavantajlı gruplara destek
veriyor; okul yaptırıyor, eğitim bursu veriyor, göğüs kanseri araştırmasına fon
sağlıyor, maddi olanağı olmayan ailelerin yasal yardım almalarına destek
veriyor… Venus ve Serena, silahlı saldırı sonucu ölen ablaları adına açtıkları
merkezde şiddet mağdurları ve ailelerine yardım ediyor. Serena özellikle kadınların
ve azınlıkların kurduğu start-up’lara yatırım yapmayı tercih ediyor, kendi
adını taşıyan bir giyim-aksesuar markası var.
Serena
Williams tenise neden devam ettiğini anlatırken “Tenisi ve kazanmayı çok seviyorum,
kızım için dönmek istiyorum, Olympia başarılarımı görsün, benimle gurur duysun
istiyorum.” diyor.
Serena,
emekli olmadan önce bir Grand Slam daha kazanmak istediğini söylüyor. Peki
kazanabilecek mi derseniz, cevabı yine kendi sözlerinde yatıyor.
“Hayat,
birisi size meydan okuduğunda bırakmakla ilgili değil, düştüğünüz yerden
kalkmak, silkelenmek ve sormaktır. Elinden gelenin en iyisi bu mu?”
Yorumlar
Yorum Gönder