US Open heyecanı: Pennetta vs Peng / Del Potro vs Simon
Herkese iyi Pazartesiler diliyorum:)
Dün gece kadınlarda 4.turda İtalyan Flavia Pennetta ile Shuai Peng maçını seyrettim. Hatırlayacaksınız Pennetta, bir önceki turda Maria Sharapova'yı elemişti ve çok da iyi oynamıştı. Bu maça da iyi başladı. Aslında Shuai Peng de çok iyi bir oyuncu hatta oyun tarzı olarak da iki oyuncu biribirine çok yakın diyebiliriz. Böyle olunca da sette kırılma son oyunlarda oldu ve ilk seti Pennetta 6-4 aldı. Burda Pennetta ile ilgili şunu söyleyebilirim. Şimdi ilk defa Sharapova maçında izlemiş ve çok beğenmiştim kendisini. Bir kere istikrarlı bir oyuncu, basit hata oranı az, soğukkanlı diyebilirim ki bu çok önemli. Rakibi aslında kılpayı kaçırdı ilk seti ve seti kaybetmesi de onu aslında oyundan düşürmedi. Bilakis oldukça sıkı oynadı Peng. İkinci set başabaş devam etti ve aslında Pennetta maçı alacağı bir esnada ekranda gördük ki Pennetta ciddi bir mide bulantısı geçiriyor. Oyuncu nerdeyse çıkartacaktı kendini zor tuttu. O andan itibaren Pennetta'nın dengesi altüst oldu. Kendine gelene kadar zaten Peng durumu tiebreak e getirmişti. Tie-break de gidiyordu ancak ilk 6 puandan sonra Pennetta kendine gelir gibi oldu ve maçı bırakmadı. Hakettiği bir galibiyet aldı ve çeyrek finale adını yazdırdı. Mide bulantısı geçirirken oyuna konsatre olmaya çalışıp bunu kortta atlatarak maçı alması da hem inancın, hem kararlılığın hem işini ciddiye almasının ve kişisel olarak da dayanıklı bir oyuncu olduğunun göstergesi bana göre. Flavia Pennetta bu tarzıyla takip edeceğim oyuncular arasında yerini aldı:)
Gelelim beni üzen Juan Martin Del Potro- Gilles Simon maçına. Juan Martin Del Potro 2009 Amerika Açık şampiyonu, 22 yaşında, öldürücü forehandlari olan Arjantinli bir raket. Oldukça mütevazi, sempatik, sevdiğim oyuncuların başında gelir. Bu maçta da kazanmasını istiyordum ancak maalesef Fransız raket Gilles Simon maçı bırakmadı.
Son dönemde seyrettiğim Fransız oyunculardan bahsetmek istiyorum. Monfils, Tsonga ve Simon bu 3 oyuncu da az basit hataya dayalı ama çok istikrarlı, çok inatçı ve fiziki dayanıklılık üzerine oyun oynuyorlar. Bu 3 oyuncuyu Roland Garros'tan beri seyrediyorum. 5 setlik maçları oldu, üçünün de ortak özelliği şu diyelim ki maç 5 sete uzadı ve bu oyuncular geriye düştü, bunun üzerine bir yılgınlık, moral bozukluğu, maçtan kopma, maçı kazanmayla ilgili bir inançsızlık belirtileri asla göstermiyorlar. Bilakis yenik durumda olsalar da yılmıyor, pes etmiyor ve de maçı bırakmıyorlar. Çok önemli bir özellik ve 3 oyuncunun da ortak özelliği. Tsonga'nın Federer karşısında 5 setlik maçını da izledim zira Monfils zaten bu turnuvada Ferrero ile 5 sette kapıştı. Bu maçta da Simon, Del Potro ile 4 sette oynadı. Tamam J. Del Potro 2010 yılını nerdeyse maça çıkmadan geçirdi, sakatlıktan başını alamadı, eski formunda değil ama yine de çok iyi, birçok oyuncuya göre. Üstelik Amerikan seyircisi arkasında, kaç defa maç içinde özellikle son sette servis kırma puanı yakaladı buna rağmen Simon öyle bir azimli öyle bir dirençliydi ki ne moralini bozdu ne oyunu düşürdü ne de yıldı ve maçı aldı. Bu üç Fransız'dan bir tek Jo-Wilfred Tsonga'ya sempatim var ,diğer ikisine ısınamadım. O açıdan Juan Martin Del Potro maçı alacak diye çok heyecan yaptım, ama tiebreakde çok kötü oynadı Del Potro, öyle olunca da maçı kaybetti. Bu durumda Gilles Simon maçı 4-6, 7-6, 6-2 ve 7-6'lık setlerle alıp 4.tura çıkmış oldu. Benim tek tesellim Juan Martin Del Potro'nun yavaş yavaş formunu bulması, sakatlıktan sıyrılıp kendine gelmesi, maç kazandıkça özgüveninin artması. Üstelik 1.98 boyunda devasa bir oyuncu ama ona rağmen kortta oldukça hızlı, 22 yaşında ve sakatlıklar önünü kesmezse çok büyük zaferlere imza atabilecek büyük bir kapasiteye sahip. Böylece izlediğim dört maçı da sizlerle paylaşmış oldum.
Artık turnuvanın en heyecanlı maçları başlayacak. Son 16 oyuncu kadınlarda ve erkeklerde belli oldu. Maçlar akşamları bizim saatimizle 7 gibi başlıyor ve yayın genelde gece 2'ye kadar devam ediyor. Ben de izlediğim karşılaşmaları sizlerle paylaşıyorum. Görüşmek üzere, tenisle kalın:)
Pennetta gerçekten ilginç biri ilahi adalet denebilecek bir şekilde bu maçı kazandı sanırım. O kadar dengeli ve istikrarlı iken birden kaybetme noktasındayken rakip topu fileye takıyor. Kendi de şaştı sevinci ilginçti. Rahatsızlığı yüzünden kaybedecekken direndi çabaladı ve rakibi de hatalar yaparak kazanmasına yardımcı oldu sanki.. Delpotro daha genç ama neden bu kadar çok sakatlandı acaba? Kondisyon sorunu mu? kapasitesinin üzerine çıkma çabası mı bilmiyorum? Bir dahakine artık, bu sene olmadı seneye görüşürüz Del... :)
YanıtlaSil