AMERİKA AÇIK'TA BİR YILDIZ DOĞDU: NAOMI OSAKA

Dün geceki kadınlar final maçını herkes büyük heyecanla beklemiş, Amerikan basını bu maça "jenerasyonların savaşı" demişti. Filenin karşı tarafında hayattaki rol modellerin kimler dendiğinde sırayla annem, ablam, Serena ve Beyonce diyen bir Naomi Osaka vardı. Osaka'nın babası, Williams kardeşlerin babası Richard Williams'dan etkilenmiş ve aynı şekilde kızını tenise yönlendirmişti. İdolü, kahramanı, en büyük hayali Serena Williams karşısında Amerika Açık finalinde oynamak olan Naomi Osaka harika bir turnuva geçirmişti ve finali sonuna kadar haketmişti.

Benim Serena Williams hakkındaki düşüncelerim belli. Kendisi gelmiş geçmiş en büyük tenişçidir ve büyük zorluklar, önyargılar ve engellemeleri aşa aşa buraya gelmiştir. Dolayısıyla blogda daha önce de yazdığım gibi her ne kadar Naomi Osaka'yı sempatik buluyorduysam da ben Serena'nın burada 24. GS şampiyonluğunu kazanmasını istiyordum. 

Naomi Osaka

Maç öncesi değerlendirmelerde Naomi Osaka'nın Serena Williams'ı çok sevdiği ve örnek aldığı için oyun tarzının ona benzemesinin normal olduğu konuşuldu. Serena Williams ilk Grand Slam'ini burada Amerika Açık'ta 1999 yılında kazandığında Naomi Osaka henüz 1 yaşındaydı.

Naomi Osaka maça harika başladı. Sanki ilk GS finali değilde, çok tecrübeli bir oyuncu gibiydi. Servisleri, derin topları, rallileri dikte edişi ve sakinliğiyle Serena'nın yapması gereken herşeyi o yaptı. Serena çok stresliydi, maça hiç giremedi. Servisler bir türlü yerini bulamadı, çok basit hata yaptı, daha önce yapmadığı hataları yaptı ve ilk set 6-2 gibi büyük bir şokla Osaka'nın oldu. 

İkinci sete başlarken Serena Williams biraz daha işleri toparlar gibi gözükürken sandalye hakemi Carlos Ramos , birden Serena'ya "code violation" dediğimiz bir uyarı verdi. Serena'nın koçu Patrick Mouratoglu'nun tribünden Serena'ya taktik verdiğini söyledi. Herşey bu anda başladı. Serena hakemin yanına gitti ve "ben hayatımda hile yapmam ve yapmadım. Hile yapmaktansa kaybetmeyi tercih ederim" dedi. Koçunun yaptığı hareketi görmediğini söyledi ve hakemle bir tartışmaya girdi. Osaka diğer tarafta konsantrasyonunu kaybetmemeye çalışıyordu. Öyle bir hal aldı ki ortam, o andan itibaren ben Osaka'nın muhakkak kazanmasını istedim. Çünkü derler ya tam bileğinin hakkıyla kazanan bir oyuncu, 20 yaşında, ilk finali ve karşısında idolü var, tüm bunlar olurken Osaka dağılırsa çok haksızlık olur diye düşündüm. 

Neyse taraflar yerine döndü, Serena hala kızgın ama Osaka bir o kadar sakin görünüyordu ve aynı şekilde oynamaya devam etti. Hayran kaldım, büyük saygı duydum Osaka'ya. İnanılmazdı tavırları. Tamamen olayın dışında kaldı. Maç normale döndü derken, Serena kaybettiği bir oyun sonrası raketi kırdı, buna Carlos Ramos puan cezası verdi. Tansiyon yine yükseldi. Oyun arasında Serena hakeme benim puanımı çaldın dediği için tekrar oyun başlarken ve Osaka 4-3 öndeyken hakem Serena'ya oyun cezası verdi ve skor 5-3 oldu. Olay tam bir kaosa döndü. Serena hakemin yaptığının büyük haksızlık olduğunu, erkek oyunculara benzer durumlarda hiç böyle ceza verilmediğini söyleyip ağlamaya başladı. Bu kısım o kadar uzun sürdü ki Serena turnuva hakemini çağırdı. İki kişi geldiler, bu esnada statta yuhalamalar vardı. Serena kendi servisini kazandı durumu 4-5 'e getirdi ama Japon rakibi hiç bir şekilde odağını bozmadı ve kendi servisinde maçı kazandı. (6-2,6-4) Naomi Osaka kazandı ama öyle bir ortam vardı ki hayatının bu en büyük ve en mutlu gününde sevinemedi bile, filede Serena Osaka'ya sarıldı.



Bundan daha kötüsü olmaz derken oldu. Seyirci kupa seremonisi başlarken yuhalamaya başladı. O esnada Naomi Osaka ağlamaya başladı. Bu kadar büyük bir haksızlık bu kadar büyük bir saygısızlık ben daha önce görmedim. Hayatının en büyük zaferi bu genç oyuncu için bir kabusa döndü. O noktada Serena ben bu durumu atlatacağım ama şu an daha fazla yuhalamayın. Naomi çok iyi oynadı ve kazandı. Bu onun günü, bunu en iyi şekilde kutlayalım şeklinde konuştuktan sonra seyirci alkışlamaya başladı. Osaka ki zaten çok utangaç bir oyuncu "maçı izlediğiniz için teşekkür ederim,sonu böyle bittiği için özür dilerim" dedi. Her ne kadar Serena, bu noktada Osaka'yı toparlamaya çalışsa da olan oldu, Osaka ağlıyordu. Tam bir fiyasko ve rezalet yaşandı.  

Dün iyi olan tek şey Naomi Osaka idi. Harika bir genç oyuncu, 20 yaşında, inanılmaz bir zihinsel eğitimden geçmiş, sakin ve soğukkanlı, Haiti- Japon kültürünün en iyi özelliklerini kendinde buluşturmuş, mütevazi, güçlü, işini yapan, gösterişten uzak ama çok tehlikeli bir oyuncu. Ben onun bu oyunla turdaki herkesi yeneceğini düşünüyorum. Dün maç içinde her şeye rağmen odağını, konsantrasyonunu ve motivasyonunu bozmadan, olaylara müdahil olmadan bu kadar büyük bir sınavdan çıkmasını çok önemli ve değerli buluyorum. Böyle giderse ki umarım aynen devam eder- tenisin onumüzdeki 15 yılına damga vurur, karşısında durabilen olmaz. Ben o kadar saygı duydum ki kendisinin yeni hayranıyım. Bu büyük GS şampiyonluğunu tamamen haketti, Serena'ya oyun puanı cezası verilmeseydi de bu maçı kazanacaktı. O yüzden büyük bir iş başardı, kendisini kutluyorum.



Naomi'nin hakkını verdikten sonra gelelim dünkü rezaletin 4 bileşenine. İlki ve en önemlisi hakem Carlos Ramos. Şimdi Serena Williams 20 senedir bu sporda, gelmiş geçmiş en büyük tenişçi. 31.GS finaline çıkıyor, burada 6 şampiyonluğu var. Serena normalde Wta turnuvalarında bile oyun aralarında koç çağırmıyorken, bu GS finalinde sen koçluk aldın, işaretleştin diye uyarı almasını hakemin işgüzarlığına bağlıyorum. İlk büyük hata bu. Koçluk yapılırsa ceza verilir kağıt üstünde bir kuraldır ama uygulamasına bakarsınız. Patrick Mouratoglu ben elimle işaret verdim ama Sascha Bajin de yaptı dedi. Burada koç da hatalı. Aynı zamanda uygulama ile teorinin karışıklığı da var.

Serena bu konuda kendisine böyle davranılmasını kabul etmemekte haklı aslında. Kendi evinde inanılmaz bir kariyeri varken, 20 yaşında bir oyuncuya karşı oynarken, sen işaretleştin denmesini kendisine yediremedi. Belki hiç görmedi koçun ona yaptıgı hareketi, hakemin bu tansiyonu yükseltmemek için demesi gerekirdi ki: Bu ceza sana değil ama koçunu gördüm ve o yüzden kuralı uyguluyorum. Bunu demedi, tansiyonu düşürmedi. Serena'nın da bence hatası burada daha sakin kalması gerektiğiydi. Hakemin bu işgüzarlığını kişisel algılamadan tecrübesini konuşturup olayı uzatmadan köşesine gitmeliydi, yapamadı. 

Sonra Serena'nın raketini kırınca aldığı puan cezası. Onlarca örnek var raket kıran erkek tenisçi, para cezası verilip geçiliyor. Hakemin burada tekrar olayı alevlendirip puan cezası vermesi artık bence kötü niyete giriyor. Puan cezasından sonra Serena hakeme oyun arasında puanımı çaldın, hırsızlık yaptın demiş. Oyuncular - özellikle erkek oyuncular- kadın hakemlere ağza alınmayacak seyler söyleyebiliyorlar ve hiç böyle ceza alanı duymadım. Hakem oyun başlangısında "verbal abuse " bir nevi hakaret sebebiyle 2.sette geride olan Williams'a oyun cezası verince zaten işler çığırdan çıktı. Bence bu da oldukça abartılı bir hareketti. 

Şimdi ben TV önünde izledikten sonra muhakkak bir de bu işin duayenlerine, oyunculara, koçlara, özellikle bu seviyede turda çalışan insanların fikirlerine kulak veririm. Bir tenis efsanesi, teniste kadın erkek eşitliği için calışan, Billie Jean King bu olayda tamamen Serena'nın arkasında durdu. Erkek oyuncuların aynı sekilde davrandıklarında ceza almadığını ve Serena'nın bunu dile getirdiğini soyledi. İşin içinde olan koçlardan ve oyunculardan pek çoğu ( Brad Gilbert, Andy Roddick, Victoria Azarenka, Randy Walker etc..) Serena'nın üzerine fazla gidildiğini, puan ve oyun cezasının absürd olduğu görüşünde. 

O zaman şunu da düşünmek lazım. Aynı hakemler benzer pozisyonlarda erkek oyuncuların yaptıklarını görmezden geliyorlarsa o zaman Serena bu tepkiyi vermekle çok haklı. Basın toplantısında şunu dedi. "Belki benim hakeme itirazım bugün benim işime yaramadı ama bir sonraki kadın oyuncu için işe yaracaktır." Ve çok alkış aldı. Aslında onun için de çok talihsiz bir akşam oldu bu şekilde haberlerde olmak. Herkes için zor bir geceydi.



*Fotoğraflar WTA Instagram sayfasından alıntıdır.

Yorumlar

Popüler Yayınlar