Wta İstanbul’un şampiyonu: Petra Kvitova


Wta Sezon sonu şampiyonası dün akşam yapılan maçlarla sona erdi. Turnuvada teklerde Çek Petra Kvitova- Belarus'lu Victoria Azarenka’yı heyecanlı bir üç setin sonunda yenerek ilk kez katıldığı bu turnuvada şampiyon oldu.

Maç oldukça heyecanlıydı. Azarenka bana göre stresten hemen maça giremedi ve ilk sette Kvitova arayı 5-1 gibi açmışken kendini toparladı, durumu 5-5’e getirdi ama Kvitova seti bırakmadı. İlk seti 7-5 almış oldu. İki oyuncuyu da çok severim. İkisi de yirmili yaşların hemen başındalar ve gidecekleri çok yol var. Kvitova’nın çok derin toplar attığını, özellikle kortun köşelerine isabetli vuruşlar yaptığını, çok iyi bir returncü olduğunu söylemem lazım. Öte yandan Azarenka, hem falsolu vuruyor hem de çok alçak toplar atıyor, filenin tam üstünden alçalan toplar atıyor ki bu topları çıkarmak çok güç. İkinci sette Azarenka’nın ritmini bulmasıyla Kvitova biraz sendeledi, servisini kırdırınca ikinci seti 4-6 kaybetmiş oldu.

3. set, yine ilk set gibi Azarenka’nın dalgalı performansıyla başladı. Kvitova setin başında servis kırarak bir anda 3-0 öne geçtiyse de seyircinin de desteğiyle motive olan Azarenka 3 oyun alabildi. Kvitova maçı 7-5, 4-6 ve 6-3’lük setlerle kazanarak şampiyon oldu. Petra Kvitova çok hırslı, yetenekli ve iyi bir oyuncu. Çok hak ederek aldı bu finali. Finale gelinceye kadar da her maçını kazanmıştı zaten. Tüm turnuva boyunca oldukça istikrarlı bir performans sergiledi ve sezonu bu şampiyonlukla kapattı.

Biz seyirciler açısından çok keyifli, tenis dolu harika bir haftaydı. Muhakkak ki eksiklikler var bu turnuvanın organizasyonuyla ilgili ama bence federasyon hem bu turnuvanın duyurusu konusunda hem de bilet fiyatları açısından çok isabetli kararlar aldı ve bütün hafta boyunca maçlar en az 10.000 kişinin önünde oynandı. Bu bence büyük bir başarı. Öte yandan bu turnuvanın iki sene daha bizim ülkemizde yapılacağını düşünürsek, iyileştirilmesi gereken bazı durumlar var bana göre. Onlardan birincisi, yiyecek- içeçek standlarındaki ürünlerin çeşit olarak çoğaltılması ve ülkemizde bozuk para verememe sorununun en azından tenis seyircisi için aşılması. Diğer önemli bir konu ise, maçlara ancak set aralarında yada tekli oyunların molalarında girilebildiği için, dışarıda beklerken maçın seyredilmesi için fuaye alanına ekranlar konabilir, böylece maçtan kopmamış da olur seyirciler.

Seyircilerle ilgili gözlemlerimi de paylaşmak istiyorum. Tenis maçında puandan sonra muhakkak ki yorumlar yapılır, ben de yapıyorum ama hem sesim çok kısık oluyor hem de oyuncu servis alanına girdiği anda susuyorum. Öyle insanlara denk geldim ki bu bir bütün hafta boyunca, çoğu da tenis oynayan-yorumlarından anlıyorum- insanlardı, bütün vuruşlarla ilgili konuştular, hem de gayet yüksek bir tonda. Öyle anlar oldu ki onların sesinden maça odaklanamadım, hatta final maçında tam arkamızda bir çift her puanla ilgili konuştu, o kadar ki eşim uyarmak zorunda kaldı. Ancak bizim insanımızın genelinde en eğitimlisinden sosyal olarak en geniş imkanlarına sahip olanına kadar maalesef bir aymazlık, bir vurdumduymazlık yada kendine olmayacak bir şeyi hak görme gibi bir sıkıntı var. Susup özür dilemek yerine daha çok konuşup hani bana nasıl sus denir, susmam ben gibi yersiz tavırlar gördük. Ben, 5 yaşındaki yeğenimi cumartesi maça götürüp, tenis maçında konuşulmaz eğer sorman yada söylemek istediğin bir şey olursa fısıldayarak alçak sesle konuşalım diye eğitim verirken, çevredeki çoğu 30'lu yaşların sonundaki ben ne kadar çok tenis oynuyorum, ne kadar sosyalim tavrındaki insanların bu görgüsüzlüğü benim hakikaten canımı sıkıyor. İnsanımızın maalesef çoğunluğunun kaba, cahil ve küstah olması hakikaten eğitim, imkan, sosyal statü vs. farklılığı dinlemiyor, maalesef iç eğitimden yoksun bir sürü bireyle günlük hayatımızda muhatap olmak zorunda kalıyoruz. Olay sadece konuşma meselesi de değil, öyle anlarda çok kaba ama bu kabalığını kendine hak gibi gören insanla karşılaştım ki bu tenis turnuvasında, hakikaten insanları eğitmek çok başka bir şey bunu bir kez daha  görmüş oldum. Bu tarz insanlarla muhatap olmanın dışında , Sinan Erdem’in uluslararası maçların yapıldığı bir tesis olarak özellikle kadın tuvaletlerinde çoğunluğun alaturka tuvalet olmasını da çok garipsedim. Benim kadar garipseyen insanlarla da karşılaştım.

Bunların dışında bu turnuva, en azından hayatında hiç tenis maçına gitmemiş, buraya gelen oyuncuların çoğunu tanımayan, çok tenis maçı  izlememiş bir sürü insanın ve daha önemlisi çocukların maça gelmesi, seyretmesi, fikir sahibi olması açısından çok önemli. Bu da ileriki yıllarda tenisin ülkemizdeki gelişimi açısından çok önemli. Turnuva boyunca eşimde ben de birçok fotoğraf çektik. Bunlardan bir albüm yapıp buraya eklemek istiyorum. Bugün sadece son final maçından birkaç kare ekledim. Ama albümü de yakın zamanda ekleyeceğim. Bu önemli turnuvanın başarıyla üstesinden gelmiş federasyonumuzu da kutluyorum, bir tenis sever olarak çok keyif aldığım maçlar izledim. Kadınlar tenisinde sezonu kapamış olduk böylece. Yeni turnuvalar ve maçlarda görüşmek üzere…

Yorumlar

  1. Adsız10.11.11

    Finale yakışır heyecanlı bir maç oldu ve teknik olarak da bu tipte maçlara ev sahipliği yapabileceğimizi göstermiş olduk. Ancak gerçekten eğitimin aile içerisinde ve çocukluktan itibaren başladığını da yaşadıklarımızla bir defa daha anlamış olduk. Saygı... Başkasının hakkına saygı, kurallara saygı, ortamın gerekliliklerine saygı, seyirciye saygı, oyuncuya saygı, organizasyona saygı... SAygı duymak, önemsemek, değer vermek, sonradan kazanılmayan kavramlar. Kendi hakkını korumak tabiki önemli ama insanımız malesef hak hukuk kavramını sadece kendine maletmeye çalışıyor. Oysaki kendi hakkı bir diğerinin hakkının başladığı yerde bitiyor ve bunun farkında değil. Başkasının hakkını ezerek kendi hakkını korumak hak olmamalı olamaz. Konuşmak bir insanın hakkı olabilir. Ancak sesini kısarak ve dibinde durduğun insandan uzaklaşarak (rahatsız etmeyecek boyuta getirerek) bu hakkını kullanabilirsin ancak bu da oyun başlarken son bulmalı. Bu noktada oyuncuya saygı sınırındasın... Bu konu yazmakla bitmez Eğitim şart derler ya işte bizler bu eğitimi okul üniversite master vs sanan bir milletiz. Oysa bu eğitim aile içi eğitimdir ve malesef bu eğitimden yoksun ebeveynler çocuklarına en verebilir ki???

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar